top of page

Cenova & Cinque Terre & Portofino, İtalya

  • Yazarın fotoğrafı: Kaan Erinç
    Kaan Erinç
  • 27 May
  • 13 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 31 May

Milano'ya olan iş gezimizi kısa bir tatil ile birleştirme düşüncemiz üzerine araştırmalarımızı yapıyoruz ve Cenova merkezli bir geziye karar veriyoruz. Cinque Terre ve Portofino'yu da içeren 4 gece Cenova konaklamalı gezimize 16 Mayıs 2025 tarihinde Milano'nun iki farklı havalimanına ayrı ayrı uçaklar ile ulaşarak başlıyoruz.


Birimiz Türk Havayolları ile Milano Malpenza Havalimanına, diğerimiz Pegasus Havayolları ile Milano Bergamo Havalimanına iniş yapıyoruz ve sonrasında otobüs ile Milano merkez tren istasyonuna yani Milano Centrale'ye ulaşıyoruz. Her iki havalimanından da 50-60 dakika süren bu yolculuk için Malpenza'dan 10€, Bergamo'dan 12€ ödeme yapmak gerekiyor. Ödemeyi otobüse binerken nakit veya kart ile yapabiliyorsunuz. Otobüsler yaklaşık her 5 dakikada bir kalkıyor ve transit olarak Milano Centrale'ye gidiyor.


Buradan Cenova'ya aktarmasız olarak yaklaşık bir buçuk saatte ulaşmak mümkün. Tren biletlerini, İngilizce desteği de olan Trenitalia web sitesi üzerinden veya istasyonlardaki bilet makinelerinden alabilirsiniz. Tren istasyonuna kaçta varacağımıza tam emin olmadığımız için tren biletlerimizi önceden alamadık ve son dakika yer kalmadığı için de ilk trene binemedik. Bu nedenle son dakikaya bırakmadan web sitesi üzerinden almak hem hesaplı hem de yer garantili. Biz Milano - Cenova treni için kişi başı 14€ ödedik. Bu fiyat, bu rotadaki aktarmasız seferler için en düşük olanı.


Gezimiz sırasında gündüzleri yaklaşık 25 C, geceleri ise 15 C gibi bir sıcaklık bizleri bekliyor. Her ne kadar ara ara yağmur görünüyor olsa da ufak çiselemeler hariç denk gelmiyoruz.


Seyahatimizdeki (16 Mayıs 2025) kur:

1€ = 43,40 TL


Cenova (Genova), İtalya'nın Ligurya bölgesinin başkentidir. Beyoğlu ile kardeş şehirdir ve yaklaşık 750.000 nüfusa sahiptir. Şehrin büyük bir kısmı 2006'dan itibaren UNESCO Dünya Mirasları İtalya listesine katılmıştır.


Cenova

Saat 14:25'te trenimiz hareket ediyor ve 16:15'te Cenova'nın merkez tren istasyonu olan Genova Piazza Principe'ye varıyoruz. Yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından Booking.com üzerinden 4 gece için 431€ ödediğimiz Brignole de Ferrari Refined Home'a varıyoruz. Burası apart tarzında bir ev ve Wonderful Italy isimli bir firma tarafından yönetiliyor. Bu nedenle oldukça profesyonel bir hizmet sunuyorlar. Diğer daireler gibi anahtarı bir yerden alıp kendiniz daireye girmiyorsunuz, bir görevli sizi karşılıyor ve dairenizi tanıtıyor. Aslında kendi siteleri üzerinden de rezervasyon imkanı varmış, sonraki geziler için düşünülebilir.


Odamıza hızlı bir şekilde yerleşip, günün geri kalanını iyi değerlendirmek üzere kendimizi Cenova sokaklarına atıyoruz. Dairemizin konumu oldukça merkezi ve Cenova epey küçük bir şehir olduğu için hemen her yere yürüyerek gitmek mümkün. Zaten bu tarz şehirlerde bizim her zaman ilk tercihimiz de bu şekilde oluyor.


Uzun bir yolculuğun üzerine gezimize başlar başlamaz ilk durağımız Gelatina isimli dondurmacı oluyor. Her biri birbirinden güzel görünen dondurmalardan ikişer top alıyoruz ve farklı lezzetler deniyoruz. Sherlock isimli olan After Eight, Charlie Brown ise Snickers tadında. 2 toplu bir külah 4€.



Palazzo Doria Tursi
Palazzo Doria Tursi

Sonrasında şehrin en önemli meydanı olan Ferrari meydanına kadar yürümeye devam ederken, Via Garibaldi üzerinde şehrin eski binalarının ne kadar harika olduğunu seyretmeye doyamıyoruz. Hatta aralardaki daracık sokakların her biri bambaşka güzellikler gizliyor. Bu yürüyüş sırasında Palazzo Bianco, Palazzo Rosso (Nuova Museums) ve Palazzo Doria Tursi'yi görebilirsiniz. Biz sadece dışarıdan bakarak geçtik, ancak her birinin içine de girilebiliyor. Akabinde Via XXV Aprile caddesinden devam ederek Ferrari Meydanına, orijinal adıyla Piazza De Ferrari'ye ulaşıyoruz. Ferrari ailesi tarafından yaptırılmış gibi hurafeler olsa da aslında sadece isim benzerliği. Detaylar için Wikipedia'ya bakabilirsiniz. Cenova'da gezerken ne yaparsanız yapın yolunuz bir şekilde bu meydana çıkıyor, haliyle gezimiz sırasında bol bol uğradığımız / geçtiğimiz bir nokta.



Galleria Giuseppe Mazzini
Galleria Giuseppe Mazzini

Bu meydan çevresinde ve yakınında Palazzo Ducale (Dükler Sarayı), Piazza Giacomo Matteotti (Giacomo Matteotti Meydanı), Cattedrale di San Lorenzo (Cenova Katedrali), Museo Diocesano (Diocesan Museum) yer alıyor. Ayrıca Via Roma isimli lüks alışveriş caddesi de buradan başlıyor ve meydanın kuzey doğusuna doğru uzanıyor. Bu cadde üzerinde Galleria Giuseppe Mazzini isimli tipik bir İtalyan alışveriş galerisi bulunmakta. Şehir gibi alışveriş caddesi ve galeri de bir hayli küçük. Galerinin cadde tarafında Vinicio isimli, dünyanın sayılı lüks markalarının ürünlerini satan bir mağaza bulunuyor ve cadde boyunca erkek, kadın ve outlet olarak 3 mağazadan oluşuyor. Alışveriş için bir de Via XX Settembre caddesi var. Bu cadde ise Zara, H&M ve benzeri markaların yer aldığı bir cadde. Elbette yine Ferrari meydanından başlıyor ve bu sefer meydanın doğusuna doğru uzanıyor. Meydanın güney doğu tarafında ise 5 dakikalık bir

Kolomb'un evi
Kolomb'un evi
Sant’Andrea Revakı
Sant’Andrea Revakı

yürüme mesafesinde Porta Soprana isimli eski şehir kapısını, Chiostro di Sant'Andrea (Sant’Andrea Revakı) isimli ve şu anda var olmayan eski bir manastırın ön kısmında yer alan revakı ve son olarak, bir Cenevizli denizci olan ve 1451-1506 arası yaşamış Kristof Kolomb'un yaşadığı evi (Casa di Cristoforo Colombo) görebilirsiniz.


Meydanın batı yönünde ise Porto Antico adı da verilen Cenova limanı bulunuyor. Burada güzel bir marina, marinada inanılmaz yatlar ve çevresinde güzel kafe ve barlar yer alıyor. Ayrıca Biosfera (cam bir küre, içerisinde farklı iklimlerden bitkiler yer alıyormuş), Acquario di Genova (Cenova Akvaryumu - Avrupa'nın en büyüklerinden diyorlar ama Valencia L'Oceanogràfic'ten sonra ev akvaryumu gibi kalıyor), Vascello Neptune (Korsan gemisi - Tamamıyla turist tuzağı), Bigo Panaromik Asansör (yine bir turist tuzağı) de limanda yer alıyor. Biz hepsini sadece uzaktan görmek ile yetindik. Bu civarda bir şeyler yiyip içmek isterseniz La Goletta Seaside Pub isimli mekanı tavsiye edebiliriz. Daha çok aperatif yiyecekler ve içecekler bulunan bu mekan yat limanında yer alıyor. Bir alkollü içecek (spiritz veya kokteyl) ve aperatif tabağı 17€, tek içecekler ise genelde 9€.


Cenova'da yemek demek, pesto sosu demek. Burası Pesto sosu ile meşhur. Ve pesto soslu makarna için de gidebileceğiniz en güzel ve meşhur mekanlardan biri de Ferrari meydanındaki Michelin - Bib Gourmand işaretli Trattoria Rosmarino. Rezervasyonsuz gittiğinizde masa bulmak biraz zor. İçeride ve meydanın kenarında oturma alanları mevcut. İçerisi hoş ve otantik ama ne yazık ki biraz basık. Esas meşhur yemeği olan "Trofie Al Pesto Genovese", yani pesto soslu makarna 13€, şişe şaraplar ise 20-22€ civarında.


Pesto sosu almak için bizim gördüğüm en güzel yer, Porta Soprana'nın yanındaki Pesto per Amore olabilir. Sosları güzel mi bilemeyiz ama dükkan kesinlikle çok güzel.


Hazır yemekten bahsetmişken, Cenova'da da İtalya'nın geri kalanında da olduğu gibi karbonhidrat patlaması yaşayacağınızı unutmayın. Gün boyu her yerde çeşit çeşit focaccialar, kruvasanlar ve bir İtalyan tatlı klasiği olan cannoliler ile karşılaşacaksınız. Elbette bir de İtalya'da olmazsa olmaz kahve. Şehrin ara sokaklarında gezinirken bulduğumuz tatlı bir kafeyi de öneririz. Focacceria Genovese adındaki bu mekanın tam önünde ufak bir meydan bulunuyor ve meydanda masaları var. Çok güzel sandviçler yapıyorlar ve porsiyonları kesinlikle çok büyük. Sandviçlerin tanesi 12,5€ ama 2 kişiyi doyurmaya yeter. Bir fincan kahve ise 2,5€.


Genova, Jean açıklaması. Hatta belki via del jeans organizasyonundan bahsedilebilir.



Museo del Risorgimento isimli müzede tarihten bir çok önemli İtalyan'ın jean giyen resimleri sergilenmekte. Ayrıca çok sevdiğimiz dostumuz Ian Berry'nin denimden yaptığı Garibaldi eseri de bu müzede sergileniyor. Müzeye giriş kişi başı 5€. Bir başka müze olan Diocesan Museum ise "Blu di Genova" isimli geneli 1500'lü yıllardan kalma indigo kanvas kumaşlar üzerine yapılmış resimlerden oluşan koleksiyona ev sahipliği yapmakta ve giriş ücreti 8€. Ne yazık ki bu koleksiyonun olduğu alanda fotoğraf ve video çekmek yasak. Ama ilginç bir şekilde çok iyi korunmuş 500 yaşındaki bu kumaşlara dokunmak mümkün. Biz müzeyi gezerken 17 kişiden oluşan bir harp orkestrası müzenin avlusunda prova yapıyorlardı. Hatta bir görevli akşam konserlerine ücretsiz olarak katılmamız için bir davette bulundu. İnanılmaz tatlı bir davranış ancak kısıtlı zamanımız dolayısıyla maalesef gidemiyoruz.

Cenova çok dik bir şehir, bu nedenle de biraz yukarı sokaklara çıksanız mükemmel manzaralar ile karşılaşabiliyorsunuz. Biz de yaptığımız (yanlış) araştırma sonucunda şehri tepeden seyredebileceğiniz Castelletto'ya doğru yürümeye karar veriyoruz. Yüzlerce merdiven ve yokuş tırmandıktan sonra yanlış bir iş yaptığımızı anlıyoruz. Meğer Funicolare Zecca-Righi ile bu bölgeye hem de sembolik bir ücret karşılığında gelinebiliyormuş. O günlerde tadilat olduğu için bu füniküler çalışmıyordu ancak diğer ikisi aktifti. Bize bu gereksiz yürüyüş fazlasıyla yettiği için tekrar diğerleri ile vakit harcamak istemedik ama kuşkusuz harika manzaralar sunuyorlardır.


Anladığımız kadarıyla Cenova'da gece hayatı pek de hareketli değil gibi. Birçok mekan saat 23:00'da kapanıyor. Gece dairemize dönerken uğrayıp son birer içki içtiğimiz Loska isimli bir ara sokak barı da aynı şekilde tam bu saatte kapanıyordu. Kapanmadan yetişebilirseniz spiritz fiyatları 4,5€.


Boccadasse

Boccadasse, Cenova merkezine otobüsle 20 dakika uzaklıkta şehrin doğusunda yer alan bir sahil bölgesi. Kolomb'un evinin hemen önünden kalkan 42 numaralı otobüslerle gitmeniz mümkün. Otobüs biletleri genellikle durakların çevresinde yer alan büfelerden (Tabaccheria) alınabiliyor. 2€ karşılığı alınan şehir içi otobüs biletlerini otobüse binince cihaza okutarak valide etmeniz gerekiyor ve sonrasında 110 dakika geçerli. Biz Boccadasse de çok vakit geçirmediğimiz için aynı bilet ile gidip dönebildik. Burası, sonraki günlerde bol bol göreceğimiz Cinque Terre tarzı pastel renkli binalardan önce bir spoiler gibi geliyor bize. Yol dahil en fazla 2 saat ayırmanızı ve görmenizi öneririz. Hele ki rotanızın devamı Cinque Terre değil ise mutlaka gitmelisiniz. Spiaggia di Boccadasse, buranın plajı ve hava güzel ise buradan denize de girebilirsiniz.


Cinque Terre

Nasıl olduysa daha önce hiç duymadığımız ama aslında İtalya'nın çok güzel bir gezi rotası olan Cinque Terre, Cenova'nın güney doğusunda, yine Liguria bölgesi içerisinde yer alan ve 5 köyden oluşan bir rota. Cenova'ya yakınlığına göre sırasıyla köylerin isimleri Monterosso, Vernazza, Corniglia, Manarola ve Riomaggiore. Bu köylere araba ile ulaşım da var ancak en kolay ve konforlu ulaşım tren ile. İster baştan sona, ister sondan başa gezebilirsiniz. Her köy arasında, yaklaşık 20 dakika aralıklarla ve 5 dakika süren tren seferleri mevcut. Dilerseniz Monterosso - Vernazza - Corniglia arasını trekking parkuru da bulunuyor ancak bu yürüyüş 3-4 saat sürüyor ve oldukça zorlayıcı. Bu yürüyüş parkuru bir milli park içerisinden geçtiği için yürüseniz bile ücret ödemeniz gerekiyor. Tren ile gidecekseniz her iki köy arasına tek tek bilet alabilirsiniz ama bizim tavsiyemiz "Cinque Terre Pass" almanız. Bu pass ile tüm köyler arasında tren seferlerini dilediğiniz kadar kullanabilir, isterseniz yürüyüş rotasını da kullanabilir ve istasyonlardaki normalde 1€ olan tuvaletleri ücretsiz kullanabilirsiniz. Tek gün geçerli pass için kişi başı 27€ ödemeniz gerekiyor. Belirlediğiniz başlangıç noktasındaki istasyonda yer alan Cinque Terre Pass ofisinden temin edebilirsiniz. Bu pass, Levanto - La Spezia arasında geçerli olduğundan dolayı isterseniz rotanıza buraları da ilave edebilirsiniz.


Monterosso

Bir önceki günden tren biletlerimizi yine online olarak satın alıyoruz (yine ne yazık ki biraz son dakika bileti olduğu için ve bu güzergah turistik olduğundan dolayı kişi başı tek yön bilet 16€ tutuyor) ve Cinque Terre turumuzun ilk durağı olan Monterosso'ya Cenova'dan 10:10'da hareket eden tren ile 11:30'da varış yapıyoruz. İstasyondaki ofisten Cinque Terre Passlerimizi satın aldıktan sonra gezmeye başlıyoruz.


Monterosso belki de bu 5 köy içerisinden bize en sıradan geleni. Çok tatlı ama diğerlerini görünce sıradan geliyor insana. Sahil oldukça düz olduğu için burası fotoğraf çekmek için çok uygun değil (diğer köylerde bunu fazlasıyla yapabiliyor olacaksınız). Hızlı ve ayaküstü bir kahvaltı için "Il Fornaio di Monterosso" ismindeki, sahilde yer alan fırından yiyecek bir şeyler ve kahvelerimizi alıyor ve yine sahildeki banklardan birine geçip denize karşı kahvaltımızı yapıyoruz. Yine mide çatlatacak kadar büyük olan focaccia ve sandviçler ile karşılaşıyoruz. Kahveler 2,20€, focaccialar 5€ fiyatlara satılıyor.


Plajın bir ucunda yer alan kayalıkların tepesine yapılmış şahane evin hemen önünde devasa bir heykel bulunuyor. Sahilde iki yöne de yürüdükten sonra bir sonraki köye gitmek üzere tren istasyonuna yöneliyoruz.


Vernazza

Birkaç dakikalık bir tren yolculuğunun üzerine ikinci durağımıza ulaşıyoruz. Vernazza'da trenden indikten sonra, sahile doğru, çarşının içerisinden keyifli bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Ve bu yolun sonunda şahane Vernazza koyuna ulaşmış oluyorsunuz. Bu koyun her iki tarafına da yapacağınız yürüyüş sizlere muhteşem ve Vernazza fotoğrafları çekeceğiniz noktalara götürecektir. Özellikle Church of St. Margaret of Antioch arkalarına doğru geçebileceğiniz merdivenlerden yürümenizi ve bu kilisenin arka tarafından koyu izlemenizi öneririz.




Bu arada Cinque Terre'de bol bol limon göreceksiniz. İtalyan limonu ve Limoncello elbette ünlü ama bu bölgede daha bir ünlü diyebiliriz. Ama burada Limoncello değil, Limoncino diye geçiyor. Köylerdeki birçok dükkanda sapsarı limonlar ile dolu tezgahlar görebilirsiniz.



Corniglia

Corniglia ara sokakları
Corniglia ara sokakları

Yine birkaç dakikalık bir tren yolculuğu sonrası bu defa Corniglia'ya varıyoruz. Burası diğer köyler gibi deniz kenarında değil. Aksine dağların tepesinde inşa edilmiş. Yürüyerek gitmek isterseniz yaklaşık 400 basamak tırmanmanız gerekiyormuş. Ancak pass aldığınız takdirde tren istasyonundan köyün içerisine kadar, doldukça kalkan ufak minibüsler ile ücretsiz olarak gidebiliyorsunuz.


Corniglia, seyahatimiz öncesinde incelediğimizde, es geçilebilir bir yer olarak bahsedilmiş. Bu yorum, genellikle merdiven tırmanmaktan çekinen insanlar tarafından yapılmış. Ancak bu ücretsiz minibüs ile yukarıya kolay bir şekilde ulaşmak mümkün olduğu için biz mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz.


Minibüsten indikten sonra köyün daracık, renkli sokaklarına dalıyoruz ve seyir terasına doğru gidiyoruz. Buradan hem Monterosso'yu, hem de Manarola'yı uzaktan görebilirsiniz.


Ara sokaklarda birçok dondurmacı var ve kendimizi alıkoyamıyoruz. Rastgele girdiğiniz her dondurmacıda bile mükemmel lezzetlere ulaşabiliyorsunuz. Alberto Gelateria'dan aldığımız dondurmalardan biri bal aromalı. İlk kez bal aromalı bir dondurma yiyoruz ve oldukça lezzetli olduğunu söyleyebiliriz. Yine 2 top dondurma 4€.


Manarola

Bir sonraki durağımız Manarola'ya aynı diğer köyler arasında olduğu gibi birkaç dakikalık bir tren yolculuğu ile ulaşıyoruz. Bu istasyonda indikten sonra köyün içine gidebilmek için upuzun bir tünelden dağın arkasına geçmek gerekiyor. Tünelden sonra ise yine çarşısının içinden sahile doğru yürüyorsunuz. Sahile ulaştığınızda, köy arkanızda kalacak şekilde sağ tarafa doğru ilerlerseniz kayalıkların üzerinden denize girmek için bir alan olduğunu görecek. Dalgalı havalarda, dalgalar insanları kayalıklara doğru çarptığı için buradan denize girmek biraz tehlikeli görünüyor. Biz de mayolarımızı giyip biraz güneşleniyoruz ancak denizden çıkan birçok kişinin ufak tefek kanayan yerlerini gördükten sonra denize girmekten vazgeçiyoruz.



Denize girilen bu noktanın biraz daha ilerisinde, tepenin kenarından bir patika gibi giden yürüyüş yolundan ilerlediğimizde, arkamızda köyün inanılmaz manzarasıyla karşı karşıya kalıyoruz. İşte burası Cinque Terre köyleri arasında en çok fotoğraf göreceğiniz yerlerden bir tanesi.


Riomaggiore


Beş köyün bizim planımıza göre sonuncusu olan Riomaggiore, dilerseniz yukarılara doğru çarşısını yürüyebileceğiniz bir köy. Sahili, elbette diğer köylerde olduğu gibi şahane ancak buranın çarşısı da iç kısımlara doğru oldukça uzun bir şekilde devam ediyor. Çok fazla olmasa da yukarılara doğru yürüyüp görmenizi tavsiye ederiz.


Bu beş köyü bitirdikten sonra biz La Spezia'yı da görmek istiyoruz ve rotamızı oraya çeviriyoruz.


La Spezia

Burası diğer köyler gibi değil, hatta burası bir köy değil. Güzel bir sahil beldesi diyebiliriz. Trenden indikten sonra 15 dakika yürüyerek sahile ulaşılıyor. Burayı gezmek için fazla zaman lazım ama bizim hem zamanımız hem de enerjimiz kalmadığı için direkt olarak limana doğru gidiyor ve bir şeyler yemek için yer bakıyoruz. Açıkçası buna bile enerjimiz pek kalmadığı için ilk bulduğumuz yere oturmaya karar veriyoruz. Kararımıza bizi kesinlikle pişman etmeyen Mitili & Mitili - Al Mare, makarnaları 12-17€, şişe şarapları ise 20€ gibi bir fiyatla müşterilerine sunuyor. Bu restoranın midyeleri de güzel. Hatta menünün büyük çoğunluğu midye ve midye içerikli yiyeceklerden oluşuyor. Güzel bir erken akşam yemeği ve İtalyan şarabı sonrası yine istasyonun yolunu tutuyoruz.


Levanto

Cenova'ya dönüş için küçük bir tüyo olarak Levanto'dan da bahsedelim. Cinque Terre Pass ile ücretsiz gidebileceğimiz ve Cenova'ya en yakın istasyon Levanto, en uzak istasyon ise La Spezia. Eğer dönüş biletinizi La Spezia'dan alırsanız, bu bilete aslında ücretsiz gidebileceğiniz yolun da ücretini ödüyorsunuz. Bunun yerine dönüş biletinizi Levanto'dan aldığınızda kişi başı 3-4€ daha az ödeme yapıyorsunuz hem de bir yer daha görmüş oluyorsunuz. Ancak Levanto turistik bir yer değil ve merkezi yine istasyondan uzak. Gece burası ölü bir şehre dönüşüyor. Bu nedenle biz istasyonda bir sonraki tren olan Cenova'ya dönüş trenimizi bekleyerek geçiriyoruz vaktimizi. Buradan Cenova'ya olan biletimizi gün içerisinde, saate ve rotaya karar verip almıştık ve kişi başı 8€ ödedik. 22:00'da bindiğimiz tren Genova Brignole istasyonuna 23:00'da varış yaptı. Bu istasyon kaldığımız yere biraz daha uzak ve bizim yürümeye gücümüz kalmadığı için taksi ile gidiyoruz. 2 km'lik yolculuk yaklaşık 11€ tutuyor, taksiciler deli gibi araba kullanıyor.


Cinque Terre turu hakkında son bir bilgi daha ekleyelim. Gün boyu dışarılarda olunca en büyük sorunlardan biri de haliyle tuvalet ihtiyacı oluyor. Cinque Terre'deki istasyonlardaki tuvaletleri ücretsiz kullanabildiğinizi söylemiştik. Bu tuvaletler oldukça temiz. Her kullanımdan sonra görevli tarafından temizleniyor. Ancak saat 19:00 sonrasında kapanıyorlar. La Spezia da pass ile gidebildiğiniz bir yer olmasına rağmen buradaki tuvaletlerin kullanımı ücretsiz değil ve 1€. Levanto'da ise tuvaletler herkese ücretsiz, dolayısıyla da temiz değil.


Camogli


Cinque Terre sonrası çok ihtiyacımız olan güzel bir dinlenmenin ardından bir sonraki rotamız olan Portofino odaklı güne başlıyoruz. İlk durağımız olan Camogli'ye sabah Genova Piazza Principe istasyonundan 11:15'te kalkan tren ile gidiyoruz. Burası yine bir önceki gün Cinque Terre turumuz ile aynı yönde ve hatta geçtiğimiz duraklardan biri. Kişi başı 4,5€ olan biletler ile 45 dakikalık bir tren yolculuğunun ardından Camogli'ye varıyoruz. Yine istasyonda indikten sonra deniz kenarına yürümeniz gereken ama deniz kenarına ulaştığınızda çok beğeneceğiniz bir tatil beldesi. Buradaki pastel renkli binalar, Cinque Terre köylerindekilerden farklı olarak bir de söve çizimleri ve boyamaları ile süslenmişler. Kısa bir sahil turu sonrasında sahildeki kafelerden biri olan Bar Auriga'ya oturuyoruz. Soleggiata adı verilen bir çeşit pizza ile biraz karnımızı doyurup bir şeyler içtikten sonra sahile, deniz kenarına iniyoruz. Sahil oldukça uzun, kumsal değil, ufak taşlardan oluşuyor ama denize girmek için oldukça uygun bir yer. Hatta biz de havanın güzelliğini kendimize sebep gösterip bir deniz sezonu açılışı yapıyoruz. Deniz keyfinin ardından biraz kuruyup sonraki durağımıza gitmek üzere tren istasyonunun yolunu tutuyoruz.


Portofino


Portofino'ya gidebilmek için eğer özel bir yatınız yok ise :) mutlaka Santa Margherita'ya gelmeniz gerekiyor. Camogli'deki bilet makinelerinde. 2,70€ ya alacağınız biletler ile 5 dakikada buraya ulaşabiliyorsunuz. Santa Margherita'ya geldiğinizde istasyonun yanından kalkan 782 numaralı otobüs ile, sahilden kalkan tekneler ile veya 1 saat yürüyerek Portofino'ya ulaşmak mümkün. Biz otobüs opsiyonunu seçiyoruz ve istasyondaki büfeden kişi başı tek yön 5€ (sadece nakit kabul ediyorlar) olan biletlerimizi alıp otobüse biniyoruz. Otobüs dediğimize bakmayın, yine minibüs büyüklüğünde. Bindikten sonra biletinizi makineye okutup valide etmeniz gerekiyor. Sonradan öğreniyoruz ki otobüste direkt olarak kredi kartı ile de ödeme yapılabiliyormuş ve yine aynı fiyat.


20 dakikalık yol boyunca otobüs oldukça güzel manzaralı yerlerden geçtiği için yolculuk çok keyifli. Ve sonrasında ise Portofino'ya varmış oluyorsunuz. Burası, dünyanın sayılı lüks yerleşim yerlerinden biri. Küçücük bir yer olmasına rağmen birçok ünlü lüks markanın mağazalarını burada görebilirsiniz. Zengin ünlülerin yatları ile gelmeyi sevdikleri yerlerden biri olan Portofino'da haliyle hayat da pahalı. Bu nedenle rotanızın bu durağına tok gelmenizi öneririz.


Limanda birçok ultra lüks yat demirliyor. Başka yerlerde kolay kolay denk gelemeyeceğiniz tekneler ile karşılaşabilirsiniz. Koyda yaptığımız kısa bir tur sonrası sağ yamaçta bulunan Castello Brown'a doğru yürümeye başlıyoruz. Bizim orada olduğunuz gün, özel bir etkinlik dolayısıyla kapalıymış ama oraya kadar yürüyüp, yürüyüş sırasında manzarayı seyretmek ve fotoğraf çekmek de oldukça keyifliydi bizim için. Sonrasında ise biraz daha aşağısındaki Chiesa di San Giorgio kilisesi önünden de manzarayı seyredip belki de bugüne kadar gördüğümüz en ilginç mezarlığı ziyaret ediyoruz. Hemen kilisenin yan tarafında, tepenin üzerindeki bu Cimitero di Portofino isimli bu mezarlık dikey olarak raf sistemi şeklinde dizilmiş mezarlardan, lahitlerden oluşuyor. Hemen her mezarda, orada yatan kişinin fotoğrafı yer alıyor. Tepenin üst kısımlarına doğru yeni yerler de yapılmaya başlanmış. Ölümden sonra paranın değeri yok derler ama burada bir mezar isteyenler için tahminimizce bu pek geçerli değil.


Santa Margherita

Portofino sonrası yine 782 numaralı otobüs ile Santa Margherita'ya geri dönüyoruz. İstasyona kadar gitmek yerine, burayı da gezmek için otobüsten sahil kısmında iniyoruz. Burası da yine güzel bir sahil beldesi. Öğrendiğimiz kadarıyla Portofino'ya gidemeyen, orada yer bulamayan veya orayı karşılayamayan buraya geliyor. Marinada yine çok güzel yatlar görebilirsiniz.


Biz yeme içme hakkımızı burada kullanmayı tercih ettik. Yürürken karşımıza çıkan rastgele bir kafeye olan Gelateria Miki'ye oturduk ve yine pişman etmedi.


Sestri Levante

Bir sonraki durağımız olan tatlı belde Sestri Levante'ye yine bir önceki istasyondaki makinelerden aldığımız 3,40€'luk biletler ile 30 dakikada ulaşıyoruz. Burası iyice sessiz ve sakin. Biraz kafa dinlemek ve dinlenmek niyetiyle marketten birer bira ve atıştırmalık alıp sahile yürüyoruz. Bulduğumuz inanılmaz sakin Spiaggia Baia del Silenzio adındaki kumsalda oturup güneşi batırıyoruz. 1 saat kadar oturduğumuz kumsalda bu süre boyunca toplamda 10 kişi bile görmemiş olabiliriz.


Burunun yani oturduğumuz kumsalın tam diğer tarafı yine liman gibi bir yer, orası biraz daha hareketli. Hatta ikisinin ortasında uzanan Via XXV Aprile adlı ara sokak ise birçok restorana ve kafeye ev sahipliği yapıyor.


21:30'da Sestri Levante'den kalkan trenimiz 22:45'te Genova Piazza Principe istasyonuna varıyor. Bu biletin ücreti de kişi başı 6€.


Cenova'daki son gecemizi sakin geçirmek istememiz ve günlerin yorgunluğunu üzerimizden atmak için hemen dairemize yürüyoruz ve sabahki Milano yolculuğumuz için hazırlıklara başlıyoruz. Kişi başı 21,50€ tutan ve sabah 09:18'de hareket edecek olan tren ile gezimize bir nokta koyuyoruz.



 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Комментарии


#ZenKaanWedding

  • @zennithh
  • @kaanerinc

© 2022 By Zennure & Kaan

bottom of page