top of page
Ara

Bali, Endonezya

  • Yazarın fotoğrafı: Kaan Erinç
    Kaan Erinç
  • 12 Eyl 2022
  • 17 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 28 Eyl 2022

Bali seyahatimizi balayı için planladık. 2022 Ağustos sonu yapacağımız düğünümüzden sonra gitmek için yaptığımız planı 2022 Mart ayında yaptık. Daha önceden gitmiş olan arkadaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre tam bize uygun bir tatil olacağını düşünüyorduk.


Uçak biletlerimizi Mart ortasında THY millerimiz ile alıp sadece vergi kısmını ödedik. Kişi başı gidiş dönüş uçak bileti yaklaşık 26.000 TL tutarken (zaman yaklaştıkça kişi başı 50.000 TL civarına kadar yükseldi), 180.000 mil ve 5.900 TL’ye ikimizin biletlerini almış olduk. Bali’ye her gün uçuş yok. Bu nedenle bizim gidişimiz hemen düğünden bir gün sonra olmak zorunda kaldı. Aksi takdirde 2 gün daha ileriye gidecekti. Aldığımız bilgilere göre de en az 7-8 gün ihtiyacımız olduğunu öğrendik. Aslında daha fazla yer görmeli ve doya doya yapılacak bir Bali seyahati için en az 15 gün gerekiyormuş. İşimiz için bu ne yazık ki mümkün değildi ve biz de hem uçak günlerine hem bütçemize hem de iş durumumuza bağlı olarak 30 Ağustos 2022 02:10 İstanbul kalkış, 19:30 Bali varış, 9 Eylül 2022 21:00 Bali kalkış, 10 Eylül 2022 04:45 İstanbul varış olacak şekilde Türk Hava Yollarından biletlerimizi aldık. Bali'deki havalimanı adanın güney tarafında bulunan Denpasar bölgesindeki "DPS" kodlu Ngurah Rai Uluslararası Havaalanı.


Otel rezervasyonlarını da yine aynı zamanda yaptık. Tüm rezervasyonları Booking.com üzerinden gerçekleştirdik. Erken almamız dolayısıyla hem kur açısından hem de yer açısından şanslıydık. 9 gece konaklama için iki kişi yaklaşık 16.000 TL ödemiş olduk. Otel tercihlerimizi yine daha önce giden arkadaşlarımızdan aldığımız bilgiler doğrultusunda yaptık.


Bali’de geçirdiğimiz bu 10 günlük balayı tatilini gün gün, kalınacak oteller, gezilecek yerler, restoranlar, vs. şeklinde aşağıda okuyabilirsiniz.


1.Gün

Bali'ye ilk geldiğimizde yerel saat 19:30'du. Türkiye'de havanın daha yeni kararıyor olduğu bu saat ne yazık ki burada oldukça karanlık. Saat farkı Türkiye ile 5, ancak gün batımı da 1 saat erken gerçekleşiyor.


Havalimanında sizi ilk bekleyen şey nereye gideceğinizi zor anlayacağınız birkaç kuyruk. Öncelikle Covid-19 aşılarınızın kontrol edildiği bir kuyruğa giriyorsunuz, sonrasında ise Türk vatandaşlarına kapıda vize uygulaması yapıldığı için vize kuyruğu sizi bekliyor. Neyse ki göründüğü kadar uzun sürmüyor. Vize ücreti 500.000 Rp. Kredi kartıyla veya 35$ nakit olarak da ödeyebilirsiniz. Vizenizi aldıktan sonra pasaport kuyruğuna gidiyorsunuz. Bunu da atlattıktan sonra bir form doldurulması gerekiyor. Bu form (aile başına bir tane yeterli) gümrük için ve yanınızda getirdiklerinizin deklarasyonu gibi bir şey. Ve son bir kuyruk; Gümrük kuyruğu.


Artık havalimanından çıkma vakti geldi ancak eğer döviz bozdurup IDR (Rp) yani Endonezya Rupisi almak istiyorsanız havalimanında gümrük sonrası birkaç döviz bürosu bulunuyor. Kurlar oldukça şeffaf, her kur tek tek yazıyor.



Seyahatimizdeki (Eylül 2022) kur:

1$ = 14.100 Rp

1.000 Rp = 1,2 TL




Biz ilk gece Ubud'ta yer alan Compass Rose Ubud otelinde konakladık. Booking.com üzerinden yaptığımız rezervasyonda havalimanından karşılama istemiştik ve bu bize 300.000 Rp'ye mal oldu. Havalimanı çıkışında bekleyen yüzlerce isim arasından kendi ismimizi bulduk ve şoförümüz Didi ile buluşup yola çıktık. Burada trafik tersten işliyor, arabaların hepsi neredeyse aynı tip ama hepsi güzel. Trafik kurallarına çok saygılılar. Arabadan çok motosiklet dolu bütün yollar. Hem ucuz hem hızlı tabi. Yaklaşık 1 saat 15 dakikalık yol boyunca şoförümüz Didi bize güzel bilgiler verdi, tabi bazı kelimeler öğretti. Mesela Endonezya'da konuşulan dil ile Bali'de konuşulan dil farklıymış. Teşekkürler, "Suksma" diye söyleniyor. Bir enteresan bilgi de bölgenin dini. Biz Endonezya'yı Müslüman diye biliyorduk. Ancak her ne kadar nüfusun (270 milyon) %87'si Müslüman olsa da Bali adasının nüfusunun (4,3 milyon) %87'si Hindu. Yani bu adada oranlar oldukça terse dönmüş. Bu nedenle kendinizi Müslüman bir ülkede değil, karma felsefesinin yaygın olduğu, her yerde bu dine özgü heykellerin, tapınakların olduğu bir yerde bulacaksınız. Neredeyse tüm evlerin önünde ufaktan da olsa tapınak gibi görünen yapılar var.


Yollarda, evlerin ve dükkanların önünde, tapınaklarda, plajda, açıkçası her yerde "Canang Sari" denilen sunumlar, kendi deyişleriyle "Offering"ler göreceksiniz. Bu, Bali Hinduları tarafından günlük olarak tanrıya şükür amaçlı bir sunum. Palmiye yaprağından yapılan küçük tabaklar içerisinde bazen bir miktar yiyecek (pirinç, meyve, vs.), bazen bir sigara ve yanında çiçekler şeklinde oluyor. Kadınlar da günlük offering olarak her yere çiçek bırakıyorlar. Her rengin bir anlamı da var. Bu offeringler sayesinde geçtiğiniz, yürüdüğünüz her yer rengarenk.


Karma sayesinde hırsızlık ve diğer suçların da pek olmadığı bir yer olduğunu iletti bize Didi.


Otele ulaşabilmek için son 3-4 dakikalık yolumuz tek arabanın zor geçtiği daracık bir yoldu. Ana yoldan ayrıldık ve resmen ormanın içinde böyle bir yola girerek otele vardık. Küçük ama çok tatlı bir oteldi ve karşılama çok nazikti. Otel görevlileri ve diğer tüm karşılaştığınız insanlar inanılmaz saygılı, güler yüzlü ve nazik. Otel görevlisi bizi odamıza götürdü ve içeri girerken ayakkabılarını çıkardı. Bunu sonraki her yerde görmeye devam ettik. Odamız ne çok küçük ne de çok büyüktü ama sadece uyunacak olan ilk geceyi pahalı bir otelde harcamamak için yaptığımız ekonomik bir seçime göre beklentimizin çok üzerindeydi. Muz ve diğer tropikal ağaçlar ile dolu bir bahçeye bakıyordu ve kendinizi ormanın içinde hissedebileceğiniz bir balkonu da vardı. Aç olduğumuz için odaya yemek istedik. Noodle ve et şiş oldukça ucuz ve doyurucuydu. Her birinin fiyatı 45.000 Rp. Mini barda yer alan Bintang marka birayı daha önce arkadaşlarımızdan duymuştuk. Oldukça güzel ve otel için oldukça iyi fiyatta. 330 ml fiyatı 30.000 Rp.



2.Gün

Çok geç olmadan kalktık çünkü diğer otele check-in saatimizi 11:00 olarak onaylatmıştık. Vaktimizi oraya ayırmayı tercih ettik. Ancak öncesinde bir kahvaltı şart. Kahvaltıda 3 seçenek sunuyorlar. Yerel kahvaltı, Amerikan kahvaltısı veya kontinental kahvaltı. Biz Amerikan istedik, oldukça güzel ve yeterliydi diyebilirim.


İkinci kalacağımız otel olan Natya Resort Ubud ilk otelimize 3 km uzaklıktaydı. Grab adı verilen Uber benzeri uygulama ile araç istedik ve dağ başı diyeceğimiz yere bile 8 dakikada geldi. 3 km için 47.000 Rp ödememiz gerekti.


Yine muhteşem yollardan geçerek Natya Resort'a ulaştık. Burası kesinlikle cennet! Her yer hayatımızda görmediğimiz kadar yeşil, ağaçlar dev gibi, yetmezmiş gibi üzerleri sarmaşıklarla kaplanmış. Bir doğa ancak bu kadar iyi korunabilir. Ormanın içine otel yapılmış ama doğaya zerre kadar zarar verilmemiş. Girişte hoş geldiniz içeceği (welcome drink) ikram ediyorlar. Otelin konsepti özel villalardan oluşuyor. Yani herkesin kendi özel terası, havuzu var. Odamız muhteşem, manzarası inanılmaz.

Yatağın tam karşısında orman manzarası, banyoda içi gül yaprakları dolu bir küvet, odanın alt katında ise çok keyifli bir teras ve sonsuzluk havuzu bizi bekliyor. Otel çalışanları yine inanılmaz tatlı ve yardımcı. Bir de dilerseniz size Bali dilindeki önemli cümleleri öğretmek için hazırlar. Bunu odamızda yer alan otel tanıtımında okuduk. Bir de otel Ubud merkezden biraz uzakta olduğu için shuttle yapmışlar ve günde 3 kez Ubud merkeze gidebiliyor ve dönebiliyorsunuz.


Odamıza yerleştik ama öncesinde sıcak taş masajı randevumuzu oluşturduk. 11.000 km'lik uzun bir yol üzerine sanırım buna ihtiyacımız var. Fiyatlar masaj türüne göre ve süresine göre değişiyor. 60 dakikalık masajlar 350.000 Rp'den başlıyor. Sıcak taş masajı 90 dakika sürüyor ve fiyatı kişi başı 600.000 Rp. Bizim ilk masajımız olacağı için fiyat uygun mu değil mi bilemiyoruz ancak sonradan anlıyoruz ki bu fiyat Bali için çok yüksek.


Hava biraz serin ve nemli ama yine de masajdan önce yeterli vaktimiz olduğu için hızlıca bir havuz keyfi yapmak şart. Özellikle fotoğraf çekilmek için sonsuzluk havuzu oldukça güzel bir nokta. Bir de kendimizi şımartmalık bir kokteyl ve beyaz şarap elbette şart. Mojito 105.000 Rp, Hatten Aga beyaz şarabın şişesi ise 390.000 Rp. Şarap oldukça hoş bir Endonezya şarabı (kırmızısını da denedik ama beğenmedik). Mojito ise ortalama diyebiliriz. Saat 15:00-17:00 arası ana restoranda çay/kahve ve yerel kek servisi var. Aslında pek de kek değilmiş ama çok lezzetli bir ikramdı. Akşam yemeğini yine ana restoranda yiyoruz. Ördek yemeğe oldukça yükselmiştik ancak anladık ki çok da yerel mutfaklara girmemek lazım. Çok yağlıydı ve beğenmedik. Sanırım batı mutfağı daha garanti seçim olacak. Arak Bali isminde yerel bir içkileri var. Kokteyl içerisinde kullanıyorlar. Rum benzeri bir içki. Hatta bu yerel içki ile hazırlanan Arak Mojito denemek istiyoruz, oldukça güzel. Yerel içki olduğu için fiyat yarı yarıya, 55.000 Rp.



3.Gün

Ubud çevresinde gezilebilecek birçok yer bulunuyor. Yarım günlük bir tur ile bunların önemli olanlarını gezmek mümkün. Ancak bunun için bir şoföre ihtiyacınız olacak. Biz yine ilk gün bizi havalimanından alan Didi ile anlaştık ve bize hem şoförlük hem rehberlik hem de fotoğrafçılık yaptı. Yaklaşık 6 saat sürecek bu tur için 350.000 Rp istedi.


Sabah 10:00'da otelden ayrılıp ve ilk durağımız olan Tegallalang Pirinç Tarlalarına gidiyoruz. 15 dakikalık bir yolun sonunda muhteşem bir manzara bizi bekliyor. Giriş için kişi başı 10.000 Rp ödemeniz gerekiyor. Arazi hep engebeli olduğu için pirinç tarlalarını yamaçlara kurmuşlar. Sular en üsttekinden en alttakine doğru yavaşça akıyor, böylece tüm tarlalar sulanmış oluyor. Gittiğinizde hasır koltuk vs. gibi birçok fotoğraf çekilebileceğiniz nokta göreceksiniz.


Genellikle 3.000-5.000 Rp bahşiş ile buralarda fotoğraf çekilebilirsiniz. Didi bize karşı yamacın tepesine kadar bir tur yaptırdı. Ancak unutmayın ki sinekler sizi rahat bırakmayacak. Bu nedenle yanınızda bir sinek kovucu olur ve yürüyüşe başlamadan sıkarsanız iyi olur.


Başa geri döndüğümüzde direkler ve ağaçlar arasına kurulmuş çok büyük salıncaklar sizi bekliyor. Tek kişilik veya çift kişilik olanları var. Tek kişi 200.000, çift kişi 400.000 Rp. Biz tek kişilik olanda sallandık ve kesinlikle güzel bir tecrübeydi. Fotoğraflar ise harika oluyor. Aynı yerde zipline ve hatta sky bike denilen bisiklet ile çelik halat üzerinden karşı tepeye geçilen aktiviteler de bulunuyor.


İkinci durağımız ise Holly Spring Water / Tirta Empul Temple, bir önceki duraktan yine 15 dakika uzaklıkta. Buranın giriş ücreti kişi başı 50.000 Rp. Burası Hinduların bir tapınağı. Kutsal saydıkları bir su kaynağı mevcut.


Tapınak 3 bölümden oluşuyor. Giriş bölümü, orta bölüm ve ibadet bölümü. Giriş bölümü güzel bir bahçe tarzında. Orta bölüme girerken peştamal benzeri "Sarong" adı verilen örtüleri belinize bağlamanız ve bacaklarınızı kapatmanız gerekiyor. Hem kadınlar hem erkekler. Bunları orada veriyorlar. İbadet bölümüne geçerken ise kadınların saçlarını toplaması gerekiyor ilave olarak. İçeri girdiğinizde bir havuz içerisine akan çeşmeler bulunuyor. İbadet için öncelikle bu havuza girip çeşmelerde yıkanmanız gerekiyor. Ancak eğer ibadet etmeyecekseniz bu bölümü gördükten sonra havuza girmeden de iç kısma geçebilirsiniz. İç kısımda da dua edilen bölüm ayrılmış, yıkanmadıysanız ve ibadet etmeyecekseniz bu bölüme giremiyorsunuz. Ancak dışında durarak de izleyebilirsiniz. Saygılı olmalı ve dua edenleri rahatsız etmemelisiniz. Rahipler dua edenleri kutsal su ile kutsuyor ve pirinç veriyor. Bu pirinçleri saçlarına, alınlarına ve boyunlarına koyuyorlar. Bu, onlar için kutsal bir görev. Bu arada tapınağın orta bölümünde devasa bir banyan ağacı bulunuyor. Banyan, yüzlerce yıl yaşayabilen ve boyutları inanılmaz bir ağaç türü. Hatta üzerinde yeni bitki türleri hayat buluyor. Bazı dallarında başka bitkilerin yeşerdiğini görebilirsiniz.

Banyan ağacı üzerinde can bulan farklı bitki türleri
Banyan ağacı üzerinde can bulan farklı bitki türleri

Üçüncü durak kahve bahçeleri, yine 15 dakika uzaklıkta. Giriş ücretsiz. Cantik Kopi Luwak, kahve, kakao, tarçın, ginseng gibi birçok bitki türünün yetiştirildiği bir bahçe. Bali kahvesi zaten meşhur ama daha enteresan bir kahve türünü de burada deneyebilirsiniz. Luwak adı verilen bir hayvan (bizim dilimizde palmiye misk kedisi diye geçiyor), kahve çekirdekleri ile besleniyor. Midesinde kahve çekirdekleri fermente olduktan sonra yine bütün olarak dışkısı ile vücudundan atılıyor. Doğadan bu dışkılar toplandıktan sonra yıkanıyor, kabukları soyuluyor ve kavruluyor. Dünyanın en pahalı ve en az üretilen bu kahvesinin bir fincanını burada 50.000 Rp'ye içebilirsiniz. Kahvenin adı ise Kopi Luwak diye geçiyor. Bu arada bu işletme içerisinde üretilen bitkilerden ve karışımlarından yapılan kahveleri ve çayları size ücretsiz olarak denettiriyorlar. Hatta yanında cassava cips (tatlı patates gibi bir kök bitkiyi dilimleyip kızartarak yapıyorlar) ve meyve de ikram ediyorlar. Hatta bu meyvelerden biri de "Durian" adındaki, belki dünyanın en kötü kokusuna sahip ama bir o kadar da tatlı bir meyve. Bir de yılan derisi gibi kabuğu olan "Salak Bali" adında bir meyve tadıyoruz. İçinin görüntüsü kestane gibi, tadı elma, şeftali karışımı. Tam ayrılırken bir tarçın ağacı görüyoruz. Ağacın kabuğunu tırtıklayarak yiyebiliyorsunuz, oldukça ilginç.


Son durak ise 30 dakika mesafedeki Suwat Waterfall. Girişe kişi başı 25.000 Rp ödemek gerekiyor. Vardığınız zaman sizi yerel bir müzik grubu karşılıyor. Ufak bir bağış yaparak videolarını çekebilir hatta aralarına girip siz de eşlik edebilirsiniz. Şelale yaklaşık 5 dakika süren merdivenlerin aşağısında kalıyor. Yine muhteşem bir doğa. İsterseniz burada suya da girebilirsiniz. Bir gün önce çok yağmur yağdığı için su biraz çamurluydu ve biz girmemeyi tercih ettik.



Bugüne dair birkaç ek bilgi verelim:

  • Hemen her yerde umumi tuvalet bulunuyor ve hepsi çok temiz.

  • Gezdiğimiz her yerde sadece kendimiz için giriş ücreti ödedik, rehberler, şoförler para ödemiyor.

  • Seyyar satıcılar veya küçük büfeler, su ve atıştırmalık ihtiyaçlarınız için her yerde rahatlıkla bulunabiliyor.

  • Neredeyse herkes İngilizce konuşabiliyor.

  • Mutlaka nakit paranız olmalı. Bu yerlerin neredeyse hiçbirinde kart geçmiyor.


Son duraktan sonra rotamız yine otelimiz ve şimdi biraz dinlenme zamanı. Akşam yemeğinde, her gün olduğu gibi otel personeli yine inanılmaz candan ve ilgi dolu. Bu sefer içlerinden biri ile baya sohbet ediyoruz. Doğaya hayran olduğumuzu duyunca bize doğa saygılarından bahsediyor biraz. "Tri Hita Karana", Bali dilinde "İnsanlar, doğa ve tanrı arasındaki denge / The balance between people and nature and god" anlamına geliyor. Bu felsefe ile yaşıyorlar. Onlar için ağaçlar ve bitkiler yaşamın kaynağı.



4.Gün

Bugün Bali adasından ayrılıp yine neredeyse onun kadar büyük olan Lombok adasına bağlı 3 küçük adacıktan biri olan Gili Trawangan'a gideceğiz. Adaya yaygın olarak ve kısaca Gili T diyorlar. Birkaç farklı şekilde gidebileceğiniz Gili Trawangan'a en uygun ulaşım yolu (tabii ki bizim bulunduğumuz noktaya göre) Padangbai'den kalkan hızlı feribotlar. Tavsiye üzerine "Eka Jaya"nın web sitesi üzerinden biletlerimizi gidiş-dönüş şeklinde aldık. Hatta ilave olarak otelimizden iskeleye, sonra döndüğümüzde de iskeleden yeni otelimize transferi de yine aynı anda aldık. Tek yön kişi başı feribot 385.000 Rp, transfer ise yine tek yön kişi başı 135.000 Rp. Başka feribot firmaları da var, incelemek faydalı olabilir. Hatta Amed'den kalkan feribotlar çok daha kısa sürede adalara varıyor ancak Amed çok uzakta olduğu için bu sefer de araçla yolunuz uzuyor. Mutlaka en az 1 gün önce feribot biletinizi internetten almalısınız yoksa yer bulamazsınız.


Padangbai İskelesi

Otelden saat 10:00'da çıkış yapıyoruz ve bizi almaya gelen araç ile bir buçuk saat uzaklıktaki Padangbai'ye, adanın oldukça doğusundaki limana gidiyoruz. Feribot firmasının ofisine kadar araç sizi götürüyor. Burada check-in yapmanız ve sonrasında iskeleye gitmeniz gerekiyor. İskelede sizden iskele kullanım bedeli adı altında kişi başı 10.000 Rp daha istiyorlar. Feribot oldukça hızlı ama hem mesafe çok uzun hem de önce başka adaya uğradığı için yol 2 saat sürüyor. Rötarlı kalkış ve indi-bindi sürelerini katınca biraz daha uzuyor. Saat 12.30'da kalkacak feribotumuz 13:10'da kalktı, 14:35'te varması gerekirken 15:20'de vardı. Feribot ilk olarak Lombok adasına, Senggigi'ye uğruyor. Sonrasında sırayla Gili Trawangan, Gili Meno ve Gili Air'e gidiyor.



Feribot ile ilgili size iki tavsiyemiz var. Birincisi binerken çok sonlara kalmayın, herkese yer var ama otururken aralarda kalabilirsiniz veya birden fazla kişiyseniz yan yana oturamayabilirsiniz. İkinci tavsiyemiz ise denizin dalgalı olduğu durumlarda kötü hissetmemeniz için önceden mide bulantısı ilacı almanız olacak.


Adaya vardığımızda otelimiz olan Pearl of Trawangan sadece 10 dakika yürüme mesafesinde. Dilerseniz at arabaları ile de ulaşım sağlanabiliyor ama biz tercih etmiyoruz. Girişte yine hoş geldiniz içecekleri servis ediliyor. Otel deniz kenarında bir resort şeklinde. Odalardan ve süitlerden oluşuyor. Biz Lumbung Suite adındaki süitlerden yana tercihimizi kullandık. Denizi görmüyor ancak ayrı bir ortak bahçe alanı ve havuzu bulunuyor. Biraz otel havuzunun tadını çıkardıktan sonra akşam yemeği için dışarı çıktık. Egoist isimli bir restorana gittik ve buranın kara fırın pizzalarını denedik. Fiyatlar uygun, pizzanın boyutu ise büyük.


Son işimiz bir sonraki günün planını yapmak. Tercihimiz ada çevresinde şnorkel dalışı oldu. Adada neredeyse her yerde tur satışı yapan firmalar görebilirsiniz. Fiyatlar değişiyor, mutlaka birkaç yere sorun ve üzerine de pazarlık yapın.


Şnorkel turunu grup teknesi ile veya sadece kendinize özel tekne ile yapabilirsiniz. Grup tekneleri elbette daha ucuz ama 4-5 saat sürüyor. Daha fazla yere daha uzun bekleyişlerle gidiyor. Özel tur alırsanız teknede sadece siz oluyorsunuz ve 3 dalış noktasını 2 saat içerisinde bitiriyorsunuz. Tabii ki fiyat yaklaşık 2 katı. Biz özel tur için 2 kişi toplam 600.000 Rp'ye Blue Star ile anlaştık. Palet, gözlük ve şnorkeli onlar veriyor. Hatta GOPro ile çekim de dahil bu fiyata. Ama bunu mutlaka teyit edin. Bazı turlar ekstra ücret istiyor.


Adayla ilgili ek bir bilgi olarak buradaki nüfus genellikle Müslüman. Ne yazık ki Bali'deki Hinduların sevecenliği ve nezaketi bu adada aynı değil. Aynı şekilde Bali kadar temiz de değil, buna otel de dahil. Bir bilgi daha verelim. Hem Bali hem de Gili oldukça nemli. Havlularınız, mayolarınız neredeyse hiç kurumuyor. Bu nedenle yanınızda bol yedek mayo ile gelmeniz iyi olacaktır. Havlu olarak mümkün olduğunca otelin verdiklerini kullanmaya çalıştık.



5.Gün

Saat 10:00'da başlayacak şnorkel turumuz için erkenden kalkıp kahvaltımızı yapıyoruz ve sonra tekne sahibi ile buluşmak üzere yola koyuluyoruz. Adada her yere yürüyerek gitmek mümkün neredeyse. Adanın toplam çevresi 6-7 km.


Bir kaptan ve bir rehber dalgıç ile teknemize binip ilk durak olan ve karşıdaki Gili Meno adasının kıyısına yakın su altı heykellerinin olduğu yere doğru seyre başlıyoruz. Özel tur da olsa gittiğinizde aynı sizin gibi veya kalabalık tur tekneleri ile gelmiş olan bir sürü insan da suda olacak ama yüzülecek alan çok, bu sizi pek de rahatsız etmeyecek. Sadece, su altı fotoğraf veya videolarınızda arkada başka insanlar da bolca gözükecek. Suyun altı muhteşem. Çeşit çeşit tropikal rengarenk balık, mercanlar ve bizim için en ilgi çekici olanı dev deniz kaplumbağaları bulunuyor. Daha ilk girdiğimizde karşımıza kocaman bir kaplumbağa çıktı ve oldukça keyifli bir dalış gerçekleştirdik. Su altı heykelleri de bu alanda ama çok da büyük beklentiniz olmasın. Zaten turistler için yapılıp denize yerleştirilmişler. Öyle tarihi bir heykelden bahsetmiyoruz yani.


İkinci durağımız ise Blue Coral yani mavi mercan. Burası da Gili Meno yakınında. Muhteşem bir deniz altı manzarası sizi bekliyor. Ve yine deniz kaplumbağaları. Bu bölgedeki mercanlar mavi renklerde.


Aslında turda üçüncü bir durak daha var ve orada da kaplumbağalar ile yüzülüyor ama biz şansımıza ilk iki durakta bol bol kaplumbağa gördüğümüz için üçüncü durağa gitmek yerine ikinci durakta daha çok kalmayı tercih ettik ve sonra da tekrar Gili T'ye döndük.


Bizi kimse uyarmadı ama deniz kaplumbağalarına dokunmamak gerekiyor. Bu onları strese sokuyor ve hatta insan elindeki bakteriler yüzünden zarar görebiliyorlar. Bunu ne yazık ki baştan bilmediğimiz için biz dokunmuş bulunduk.


Otele dönüş yolunda adada çokça karşılaşabileceğiniz Coconut suyu içtik. Taze Hindistan cevizinin tepesini kesiyorlar ve pipet ile direkt olarak içinden içiyorsunuz. Soğuk olmasına dikkat edin. Soğuk değilse pek de sevmeyebilirsiniz.


Günün geri kalanını ise otelimizin sahilinde ve havuzunda geçirmeye ve açıkçası biraz da dinlenmeye kararlıyız. Sahil çok güzel ama o incecik kumlar, deniz ile birleştiği yerde mercan parçacıklarına dönüşüyor. Kıyı boyunca her yerde irili ufaklı mercan parçaları ve deniz kabukları var. Ayaklarınız denize girerken biraz acıyor tabi. Ama sahilden muhteşem mercanlar, deniz kabukları topladık. Umarım zarar vermeden Türkiye'ye getirebiliriz.


Adanın diğer tarafında muhteşem bir gün batımı oluyor. Buradan izleyince güneş, Bali'deki yanardağın ardından batıyor. Otelden bisiklet kiralayıp saat 18:00 gibi yola koyuluyoruz. Bisiklet ile en fazla 5 dakika mesafede. Bisikletleri otelden günlük 75.000 Rp'ye kiraladık. Başka yerlerden de kiralama yapabilirsiniz. Gün batımı saat 18:30 görünüyor diye biraz oyalandık ancak dağın ardından battığı için aslında biraz daha erken gözden kayboluyormuş. Ne yazık ki batışı kaçırıyoruz ama yine de manzara harika. Bir de şok oluyoruz çünkü sanki bütün ada buraya toplanmış. Yüzlerce bisiklet var yollarda. Bu arada istediğiniz yerde bisikleti yol kenarına bırakabiliyorsunuz, sadece kendisine kilitlemeniz yeterli. Güvenlik sorunu yok. Gün batımının göründüğü yerde birçok kafe, bar bulunuyor. Minderlere oturup, bazılarında müzik eşliğinde, bazılarında sakince gün batımını izleyip bir şeyler içebilirsiniz. Biz sakin olan "Why Not Beach Bar"a gittik. Hatta hava kararınca ateş yaktılar ve romantik ortamı sürdürmüş oldular.


Akşam yemeği için ise yine merkezdeki Fat Cats isimli restorana gittik. Burgerleri güzel, fiyatlar uygun. Hele ki kokteyl fiyatları inanılmaz iyi, ortalama 70.000 Rp.


6.Gün


Bugün aksiyonsuz bir gün geçirip dinlenmek istiyoruz. O yüzden kahvaltı sonrası otelde masaj yaptırıyoruz. İki kişi 400.000 Rp ama otel misafirlerine indirim ile sadece 280.000 Rp ödüyoruz. Sonrasında otel havuzunda şezlonglarımıza yatıp keyif yapıyoruz. Akşam yemeği için bile uzaklara gitmeyip otelin sahilinde yemeğe karar verdik.




7.Gün

Gili Trawangan İskelesi

Güne yine erken başlayıp kahvaltı sonrasında otelimizden ayrılıyoruz ve limana doğru yürüyoruz. Bali'ye geri dönme zamanı geldi. Saat 11:00'de olan feribot zamanında geliyor ama yolcuların inmesi, valizlerimizin yüklenmesi, bizim binmemiz derken saat yine 11:40 oluyor ve ancak hareket ediyoruz. Bu sefer rotamız sırasıyla Gili Meno, Gili Air, Bangsal (Lombok) ve son olarak bizim durağımız Bali adasındaki Padangbai şeklinde. Feribotta kısa duraklar arasında içeride oturuluyor ancak Bali - Lombok arasındaki uzun rota başladığı zaman üstteki alanı da açıyorlar ve dışarıda seyahat edebiliyorsunuz. Burası çok güneş ve rüzgarlı olduğu için çok tercih edilmiyor.


Saat 14:00 gibi Padangbai'ye ulaşıyoruz ve transferimizi yapacak şoför ile buluşup yola koyuluyoruz. Yaklaşık bir buçuk saatlik yoldan sonra artık son otelimiz olan ve Bali'nin Hint Okyanusu tarafındaki Seminyak sahil bölgesinde yer alan Lloyd's Inn Bali'ye giriş yapıyoruz. Odamızın son hazırlığını beklerken yine tatlı bir hoş geldin içeceği sunuluyor. Bu sefer minik duş küveti şeklinde bir bardak ile. Otel hoş ve modern bir mimarisi var. Sahile yakın, merkezi bir konuma sahip. Ne yazık ki havuzu çok küçük, restoranı sıradan ve tüm servis (oda servisi dahil) saat 21:00'da sona eriyor. Diğer tüm otellerimizde olduğu gibi burada da bir balayı sürprizi olan, yatak üzerine havlular ile yapılmış bir dekor ve etrafına serpilmiş gül yaprakları ile karşılaşıyoruz. Odaya yerleşmemizin üzerine hemen sahilin yolunu tutuyoruz. Sahil uçsuz bucaksız, kum ve ücretsiz. Dilerseniz ücret karşılığı kiralayabileceğiniz şezlong ve şemsiyeler mevcut. Mutlaka oturmadan fiyat sorun ve bolca pazarlık yapın. Okyanus genelde çok dalgalı, bu yüzden de dalga sörfü için çok ideal. Sörf ve dalgalar sebebiyle denize girmek maalesef yasak ama dikkatlice girebilirsiniz. Sadece unutmayın ki her an kafanızın üzerinden bir sörf geçebilir.


Biraz sörf yapanları izleyip bir şeyler yiyip içmek üzere yakındaki Zanzibar isimli bir restorana gidiyoruz. Çevredeki neredeyse tüm kafe ve barlarda happy hour mantığıyla "1 alana 1 bedava" veya "2 alana 1 bedava" gibi kampanyalar var. Fiyatlar genelde Türkiye'ye ve diğer gezdiğimiz yerlere göre ucuz. Bira 30.000 Rp, kokteyller 70.000-100.000 Rp aralığında. Saat 21:00 sonrası etrafta hayat neredeyse bitiyor. Sorup öğreniyoruz ve akşam olunca Raya Legian caddesinin daha hareketli olduğu bilgisini alıyoruz. Biraz yürüyüş ile bu bölgeyi de gezdik ama çok da iyi diyemeyiz. Dönmek üzereyken Frankenstein isimli bir bara denk geliyoruz. Burası konsept olarak ve müzikleri ile oldukça dikkat çekici. Eğlenceli diyebiliriz.


Bugün adadaki motosiklet fazlalığı daha da çok dikkatimizi çekiyor. Özellikle Seminyak bölgesinde her yer motosiklet dolu. Hatta siz yolda yürürken yanınıza yanaşıp gideceğiniz yere götürme konusunda teklifte bulunuyorlar. Tabii ki taksi usulü. Aynı şekilde yolda önünüzü kesip motosiklet kiralamaya çalışanlar, taksi teklif edenler de bir o kadar fazla. Bir de sahilde bir sürü seyyar satıcı var. Geneli kadınlardan oluşuyor ve deniz kabuklarından veya inciden bileklik, halhal, kolye vs. satıyorlar. İstemezseniz ayak masajı teklif ediyorlar. 5 dakika geçmeden başka biri geliyor ve bu sefer de o bir şeyler satmaya çalışıyor. Bazen iki kişi olarak geliyorlar ve birinden bir şey alırsan, öbürü benden de al diye ısrar ediyor. Fiyatlar pazarlığa çok açık. Çok pahalı dediğinizde o zaman sen fiyatını söyle diyorlar ve orta yolu bulmaya çalışıyorlar.



8.Gün

Sabah geç olmadan kalkıp kahvaltımızı yapmak üzere Coffee Club isimli bir kafeye gidiyoruz. Kahvaltıları güzel ancak fiyatlar biraz pahalı. Yine sahil tarafında bir yerde. Sonrasında ise uzun bir sahil yürüyüşü yapıyoruz.


Bir gün önceden yine şoförümüz Didi ile tur için anlaşmıştık. Saat 15:00'te bizi otelimizden alıyor ve Uluwatu Tapınağına, gün batımını seyretmeye götürüyor. Burası yaklaşık 1 saat 15 dakika mesafede. Uzak, ancak hem çok güzel hem de tam gün batımı sırasında Kecak Dansı adı verilen yerel bir gösteriye ev sahipliği yapıyor. Girişte yine "Sarong" yani örtü takmanız gerekiyor, bilet almadan önce veriyorlar. Uluwatu'ye giriş için kişi başı 50.000 Rp, Kecak dansı gösterisi için kişi başı 150.000 Rp, yaklaşık 6 saat süren bu tur için ise şoförümüze 375.000 Rp ödüyoruz.

Uluwatu'da arabayı park ettiğiniz yerden itibaren her yerde maymunlar ile karşılaşabilirsiniz. Bu alanda çok sayıda bulunuyorlar. Aman dikkat! Zararlı değiller ama şahsi eşyalarınızı kaptırabilirsiniz. Aldıklarında ise yaptıkları enteresan. Eşyanız (gözlük, terlik, telefon, vs.) ile birlikte bir yere geçip oturuyor. Muz veya başka bir yiyecek verene kadar da bekliyor. Yiyecek verdiğiniz zaman aldığı şeyi bırakıp gidiyor.


Şoförümüz dönüşte bizi Seminyak Square'e bırakıyor. Burası çok daha hareketli ve güzel mekanların olduğu bir bölgeymiş. Keşke daha önce fark etseydik. Biraz dolaşıp "Cafe Bali" isimli restorana oturuyoruz. İtalyan, Japon, Çin, vs. birçok mutfak türünü menüde bulabilirsiniz ve fiyatları oldukça uygun. Yemek sonrası otele dönüş için Grab uygulamasından araç çağırıyoruz, yolculuk 42.000 Rp tutuyor.



9.Gün

Bugün sörf yapacağız, o yüzden 9:00 gibi kahvaltıya gidiyoruz. İlk akşam yediğimiz Zanzibar'ın kahvaltısını denemeye karar verdik. Sonrasında ise otelin yakınındaki sahil olan Double-Six Beach'e gidip, eğitmenimiz Joey ile buluşuyoruz. Normalde 1 saat eğitim, 1 saat serbest kullanım olacak şekilde kişi başı 300.000 Rp istiyor, 2 kişi olunca 500.000 Rp yaptı bize. Sörf board ve giysi onlardan. Dilerseniz fotoğraf da çekiyorlar. Fotoğraflar idare eder ama çok da harika diyemeyiz. Bizden 100.000 Rp istedi, 50.000 Rp'ye anlaştık.


Sörf inanılmaz eğlenceli, keşke bizim ülkemizde de dalga sörfü yapılabiliyor olsa ancak ne yazık ki burası gibi olması mümkün değil. Okyanusun kıyı uzunluğu ve dalgaların büyüklüğü Bali'de bunu oldukça mümkün kılıyor.


Bali'de plajlar ücretsiz demiştik ancak tabii ki burada da beach club konsepti var. Günün geri kalanını Potato Head Beach Club'da geçirmek üzere yine Grab ile yola çıkıyoruz ve yarım saate mekâna ulaşıyoruz. Bu arada Grab size bazı kuponlar tanımlıyor, çok iyi indirimler yakalayabiliyorsunuz, mesela bizim bu seferimiz yarı fiyatına düştü.


Beach club, bambu ve ahşap ağırlıklı tasarımı ile oldukça etkileyici. Bir de topladıkları plastikler için kendi içlerinde bir geri dönüşüm tesisi kurmuşlar ve bunlarla dekor, aksesuar, vs. yapıyorlar. Hatta bir de Bali'nin batı sahilinden topladıkları atılmış ve unutulmuş 5.000 terlik ile harika bir dekor yapmışlar.


Potato Head girişinde çanta kontrolü yapılıyor. İçeriye yiyecek ve içecek sokmak yasak. Giriş ücreti yok. Loca gibi yerler için minimum harcama tutarı belirlemişler, barda veya bistrolarda oturursanız buna da gerek yok. Mekânın ilk girişinde bir yüzme havuzu var, etrafı çok dolu ve hareketli. Biz uzun bir gün geçireceğimiz için mekânın sağ kısmındaki sakin sonsuzluk havuzunun yanında bir locaya geçiyoruz. Gün batımı buradan harika görünüyor, hatta o saatlere doğru herkes fotoğraf çekilmek için bu havuza geliyor. Fiyatlar Bali geneline göre biraz yüksek ama ilgi, alaka, hizmet ve lezzet çok iyi. Kokteyl önerimiz Kookabura, zaten best seller diyorlar. Saat 20:00'den sonra bizim oturduğumuz taraf biraz daha boşalıyor ama biz 23:00'te ayrılırken bile ana havuz çevresi ve hatta içi hala dolu. Servis 00:00'a kadar devam ediyormuş. Bu arada hesabı öderken American Express kredi kartına çok iyi bir indirim aldık.


Otele dönüş yine Grab ile. Artık son gün için dinlenmeye başlamalıyız.



10.Gün

Sabah 10:00'da hüzünlü bir şekilde uyanıyoruz çünkü bugün dönüş günü. Uçağımız geç saatte, o yüzden bugünü de gezerek geçirebiliriz. Odayı boşaltıp, çantaları resepsiyona bırakıyoruz ve sonra gezmeye başlıyoruz.


Son gün, son bir masaj yaptırmak güzel olur. Tüm tatilin yorgunluğunu, bir önceki gün yaptığımız sörfün ağrılarını biraz olsun azaltır belki. Otelin Spa'sını çok beğenmedik ama hemen aynı sokakta Soothe Spa diye bir yer daha var. Küçük ama temiz ve sevimli. Fiyatlar oldukça iyi. Orta şiddet aromaterapi masaj kişi başı 140.000 Rp. Bize tek uygun saat 12:00, o yüzden kahvaltı bile yapmadan masaja giriyoruz. Akabinde güzel bir kahvaltı ve sonrasında hediyelik eşya turu.


Otelin bulunduğu caddede onlarca hediyelik eşyacı var. Bazıları sadece kıyafet veya çanta, bazıları ise her şeyi satıyor. Ne yazık ki fiyatlar hep çok yüksek söyleniyor ve pazarlık yapmanız gerekiyor. Bir de her dükkân önünden geçerken musallat oluyorlar. Biz caddenin ilerisinde, tüm ürünlerin fiyatlı ve barkotlu olduğu, hatta fiyatlarının da düşük olduğu bir dükkân bulduk. Kesinlikle çok daha rahat. Ama yüksek kaliteli ürünler bu mağazada olmuyor, burası bizim milyoncular gibi bir yer.


Son durağımız sahil. Gidip birer şezlong kiralıyoruz ve son Bintang'lerimizi içiyoruz. Artık Bali'ye veda vakti geldi. Otelden valizleri alıp son kez Grab ile havalimanının yolunu tutuyoruz.


Havalimanı oldukça rahat işliyor. Hele ki Business Class veya Elite, ElitePlus yolcu iseniz her şey çok hızlı bitiyor. Normalde Lounge hizmeti de var ancak şansızlığımıza kapalıydı. Havalimanı içindeki bir kafede bir şeyler yiyip içiyoruz ve uçağımıza biniyoruz. Yerel saat ile 21:00'da kalkan uçağımız Türkiye saati ile 04:40'ta İstanbul'a iniyor.



SÖZLÜK

IDR veya Rp: Endonezya rupisi. Eylül 2022 kuruna göre 1.000 Rp = 1,2 TL veya 1$ = 14.100 Rp

Suksma: Teşekkürler (Bali dilinde)

Salama paki: Günaydın (Bali dilinde)

Salama siyan: İyi akşamlar (Bali dilinde)

Salama malam: İyi geceler (Bali dilinde)

Sarong: Peştamal benzeri, tapınaklarda bacakları örtmeye yarayan örtü

Frangipani: Her yerde bolca karşımıza çıkan çiçek türü

Bintang: Bali'ye özgü Pilsner bira

Arak Bali: Rum benzeri bir lokal içki

Luwak: Kahve çekirdeği ile beslenen bir hayvan

Durian: Dünyanın en kötü kokulu meyvesi

Salag Bali: Kabuğu yılan derisine, içi kestane içine benzer bir meyve

Tri Hita Karana: İnsanlar, doğa ve tanrı arasındaki denge

Kecak Dansı: Uluwatu tapınağındaki, yerel gün batımı gösterisi

Grab: Çok uygun fiyata ve çok hızlı bir şekilde araç bulmanızı sağlayan uygulama, Uber benzeri

Cassava Cips: Tatlı patates gibi bir kök bitkinin dilimlenip kızartılmasıyla yapılan bir tür cips

Canang Sari: Bali Hinduları tarafından şükür amaçlı bir sunum, bir tür offering. Palmiye yaprağından yapılan küçük tabaklar içerisinde bazen bir miktar yiyecek (pirinç, meyve, vs.), bazen bir sigara ve yanında çiçekler

Offerings: Canang Sari ve diğer tür şükür sunumların genel adı

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


#ZenKaanWedding

  • @zennithh
  • @kaanerinc

© 2022 By Zennure & Kaan

bottom of page